Depresyonun bir beyin hastalığı olduğu anlaşıldıktan sonra depresyonda beyinde oluşan değişiklikleri anlama konusunda büyük çalışmalar başladı.
Beyin nasıl bir organ?
İnsan beyni 1,5 kilogramlık bir mucizedir. Vücudumuza giren oksijenin %25’ini ve glikozun çoğunu kullanır. Fakat vücutta işgal ettiği ağırlık %2 dir. %2 lik beyin %25 lik enerji tüketiyor. Düşüncenin, duyguların, davranışların, yönetildiği beyin özel bir organdır.
Bazı insanlar vardır ne yerlerse kilo almazlar. Dikkat edilirse bu kişiler çok düşünen ayrıntıcı, mükemmeliyetçi yani fikir işçisi kişilerdir. Yahut uzun yol sürücüleri her durdukları yerlerde bir şeyler yerler. Neden? Sürekli dikkat isteyen araç kullanımı beyinde enerji tüketimini arttırmıştır.
Beynin ince yapısı incelendiğinde 140 milyar hücre olduğu, bir hücrenin diğer bir hücre ile 2-10 bin bağlantısı olduğu görülür. Kanarya beyninde bağlantı bir hücrenin diğer hücre ile bağlantı sayısı 1-2 dir. Beynimizin bir et parçası özelliği dışında düşünen organ yapma özelliği bu bağlantı sayısı ile ilgilidir.
Tedavi Öncesi | Tedavi Sonrası |
Düşünen hisseden beyin
Sağ beyin alanları duygular, heyecanlar, müzik, sanat gibi soyut özellikler ile ilgili iken sol beyin yarısı; mantık, muhakeme, analiz, konuşma, hesaplama gibi işlevlerle ilgilenir. Kadınlarda sağ beyin yarısı baskın çalışır. Bir kadın alışverişe gittiğinde estetik kaygıyı ön planda tutar. Güzel olsun, hoş osun ister. Bir erkek alışverişe gittiğinde ucuz olsun, kaliteli olsun, işe yarasın kaygısını ön planda tutar.
İnsanın ilk tepkisi genetik alt yapımız iledir. Kendimizi geliştirirsek iki beyin yarısını dengeli kullanırız. Kadınlarda mantıkla ilgili beyin alanlarının gelişmesi için özel çaba, erkeklerde duygu ile ilgili beyin alanlarının gelişmesi için özel çaba ve eğitim gerekir.
Depresyon –Beyin ilişkisi
Temelde depresyon duygulanım hastalığıdır. Kadınlarda erkeklere göre üç misli fazla rastlanır. Bu kadınların beyin yapısının duygusal alanlarının daha yoğun çalışması ile ilgilidir.
Yapılan araştırmalar beyin çalışmasının elektriksel ve kimyasal ileti ile olduğunu göstermiştir.
Depresyonlu kişinin beyninde Serotonin, Noradrenalin, Dopamin gibi kimyasal iletilerin azaldığı bugün bilimsel olarak gösterilebilmektedir.
İlk olarak 1970’li yıllarda intihar girişimi ile ölenlerin beyin omurilik sıvısında serotonin metaboliti maddenin sağlıklı ölümlere göre 10 misli daha az bulunması ile serotonine dikkati çekmiştir.
Depresyondaki kişilerin beyinlerinde enerji transferinde yavaşlamanın olması diğer dikkati çeken unsur olmuştur.
Sonuçta Depresyonda beyin bilgi işlem faaliyetini tam yapamamaktadır. Özellikle duygu yönetimi ile ilgili beyin alanları işlev bozukluğu göstermektedir.
Hayattan zevk alma ile ilgili beyin salgılamasının yeterli olmaması elem, keder, neşe-sevinç kaybı, uyku bozukluğu, iştah bozukluğu, yorgunluk, enerji azalması, konsantrasyon güçlüğü gibi belirtileri açıklar niteliktedir.
Görüntülemenin önemi
Psikiyatride ilaç tedavisindeki başarının son yıllarda artması, farmakolojik iyileşme yapan ilaçların yoğun olarak tedavi ediciliğinin görülmesi bu konuda büyük yatırımlar yapılmasına yöneltmiştir.
Beyindeki biyolojik anormalliklerin ortaya konulması karışık ve uzun bir iştir. Hastalık tanısında, tedavisinde ve hastalığın seyrinde bazı yöntemlerle sonuçlar alınabilmektedir.
Bazı göstergeler yalnız hastalık zamanında ortaya çıkar. (State Markers) Bazı göstergeler ise hastalık öncesinde ve sonrasında vardır. (Trait Markers). Durum ve yatkınlık göstergeleri de denilen bu göstergeler çok çeşitlidir. Sinir hücreleri, Beyin omurilik sıvısı, ilaçların kan düzeyleri, bazı enzimlerin ve hormonların ölçülmesi, beyin psikofizyolojik ve nöroanotomik ölçümleri sayılabilir.
Biyolojik ölçümlerin duyarlı, özgül ve bölgesel özelliklerinin olması değeriniarttırır.
SPECT: Nükleer olarak radyoaktif madde ile işaretlenmiş maddeler kullanılarak beyin kan dolaşımı ölçülür. Daha çok beyin kabuğunu gösterir.
PET: Beynin glikoz, oksijen, metabolizmasını radyoaktif işaretlenmiş maddelerle haritalama özelliği ile anlama esasına dayanır. İşaretlenmiş serotonin in agonisti maddelerle beynin serotonin, üst kimyasal iletici haritasını çıkarmak mümkün olmaktadır.
Bu iki yöntem çok pahalı ve özel yöntemlerdir. Halen günlük pratikte kullanılamamaktadır.
CEEG, MAP : MR ve BT gibi yöntemler beyinde yapısal değişiklikleri gösterir. Yani tümoral, yer kaplayan anormallikleri belirler. Depresyonda beyin faaliyetlerini ölçebilmek gerekmektedir.
İşte Bilgisayarlı EEG (Elektroensefalografi) yöntemi ile beyin elektrik faaliyetlerini kaydedilmektedir.
Beynimizin bir saniyede ürettiği sinyal sayısının bilgisayar teknolojisinin çok ilerlemesi ile sayabilmemiz bize bu kolaylığı sağladı.
Beynimizin hızlı ve yavaş ürettiği sinyaller (frekanslar) sayılarak haritalamasının yapılmasına da beyin haritalaması denilmektedir.
Kişinin başına geçirilen bir başlıkla vücuda herhangi bir madde vermeden beynin ürettiği sinyaller ölçülmesi ve bunun bilgisayarda kayıtlı veri bankasındaki değerlerle test edilmesi o kişinin beyninin biyoelektrik faaliyetlerini gösterir.
Tedaviden önce beynin biyoelektrik haritası alınır. Tedavisinin aşamalarında 1.5,3,6 ncı aylarda bireysel ihtiyaca göre tekrar ölçümler yapılar. İlk ölçümle son ölçümler karşılaştırılarak beyindeki normal dışı değişikliklerin düzelip düzelmediği gözlemlenir.
Eğer tedaviye iyi cevap verirse ilacın biyo yararlılığı test edilmiş olur. Eğer beyindeki ölçülen değerler devamlı yüksekse, hastalığa yatkınlık devam ettiği düşünülerek ilacın devamı konusunda daha dikkatli davranılır.
Görülüyor ki teknoloji ilerledikçe insanın beyin ve ruh sağlığına faydalı olmak daha da kolaylaşmaktadır.
REFERANS: Depresyonda biyolojik gösterge olarak QEEG (37. Ulusal Psikiyatri Kongresi Sunumu / 2- 6 Ekim 2001 / İstanbul)
Prof. Dr. Nevzat TARHAN